Özürlülere Mesleki Rehberlik

Uzm. Psikolog Bülent Korkmaz

      GİRİŞ 

         Özürlü olmayanlarda mesleki yöneltmede en önemli soru “hangi meslek?” sorusu iken, özürlülerde ise bu soruya gelmeden bir mesleğe yöneltilip yöneltilememesi konusu tartışılmak durumundadır. Ancak ondan sonra hangi meslek sorusunu sorabilmekteyiz. Ayrıca özürlü bireylerde özürlü olmayanlara oranla seçilebilecek olası meslek sayısının da sınırlı olması durumu zorlaştırmaktadır.

         Böyle bakıldığında özürlüleri mesleğe yöneltme, özürlü olmayanları mesleğe yöneltmeden daha zor ve karışık bir süreci kapsamaktadır.

         Ancak bu alanda zorluklar da olsa yeteri kadar önem verilmesi gerektiği düşünülmektedir. Çünkü bu yalnızca özürlülerin bireysel sorunu değil, onların toplam nüfusun yaklaşık % 10’unu oluşturdukları göz önüne alındığında aynı zamanda önemli bir toplumsal sorundur denebilir. Özürlü bireylerin üretime ve sosyal yaşama daha çok katılmalarının hem kendi yaşamları hem de diğer insanlar için önemli oranda yararları olacağı  kabul edilmektedir.

ÖZEL EĞİTİM

         Madi’ye (1997, ss. 285-291) göre “Beden, zihin, ruh, duygu, sosyal ve sağlık özellikleri nedeniyle normal eğitim hizmetlerinden yararlanamayan çocuklara verilen eğitime özel eğitim adı verilir”.

         Özel eğitime gereksinimi olanların gruplandırılmasında, ilgili literatüre bakıldığı zaman ya da değişik resmi ve özel kurumların yorumlarında farklı kavramlardan yola çıkarak farklı gruplandırmalar yapıldığı görülmektedir.

         Bindokuzyüzseksen’li yılların sonlarına kadar özel eğitime gereksinimi olanların:

  1. Bedensel özellikleri bakımından
  2. Görme özürlüler
  3. İşitme özürlüler
  4. Konuşma özürlüler
  5. Ortopedik özürlüler
  6.   Sürekli hastalığı olanlar
  7. Zihinsel özellikleri bakımından
  8. Üstün
  9. Geri
  10. Uyum özellikleri bakımından
  11. Duygusal güçlüğü olanlar
  12. Sosyal uyumsuzluğu olanlar
  13. Öğrenme güçlüğü olanlar
  14. Kültürel yoksunluğu olanlar
  15. Diğer öğrenme güçlüğü olanlar
  16. Birden fazla özürü olanlar

olarak gruplandırılması sıklıkla kullanılmıştır.

         Bu farklı özür gruplarının iş istihdamı ve birlikte çalışabilmesi amacıyla kurulan Sakatlar Konfederasyonu da özürlüleri,

         – Körler Federasyonu

         – Sağırlar Federasyonu

         – Ortopedik Özürlüler Federasyonu

         – Zihinsel Özürlüler Federasyonu

olmak üzere dört grupta toplamıştır.

         M.E.B. Özel Eğitim ve Rehberlik Dairesi Başkanlığı da 1991’de özel eğitimle ilgili aşağıdaki on grubu oluşturmuştur (Madi, 1997, ss. 285-291):

  1. Görme özürlü
  2. İşitme özürlü
  3. Ortopedik özürlü
  4. Zihinsel özürlü
  5. Öğrenme güçlüğü olan
  6. Üstün yetenekli
  7. Konuşma özürlü
  8. Sürekli hastalığı olan
  9. Duygu güçlüğü olan
  10. Suçlu ve suça yönelmiş olan.

         Yukarıda sözü edilen ve burada yer almayan farklı gruplamamalar konusunda, tanımlamalar ve gruplandırmalar bakımından önemli hata ve eksikliklere dikkati çeken Madi (1997, ss. 285-291) hem özel eğitim öğrencilerinin ve eğitimcilerinin ve diğer eğitim alanlarındakilerin kavramları daha iyi anlamaları ve diğer bilim dalı uzmanları ile anlaşabilmeleri bakımından, hem de yabancı literatürün izlenmesindeki güçlükleri azaltması bakımından aşağıdaki şu gruplandırmayı yapmıştır:

  1. Görme özürlüler
  2. İşitme özürlüler ve buna bağlı konuşma sorunu olanlar
  3. Ortopedik özürlüler ve buna bağlı konuşma bozukluğu olanlar

         4.Zihinsel özürlüler ve çeşitli nedenlerle mevcut zihinsel potansiyelini kullanamayanlar

  1. Nörolojik özürlüler ve buna bağlı konuşma bozukluğu olanlar
  2. Nörolojik sebeplere bağlı öğrenme güçlüğü olanlar (Özel öğrenme güçlüğü-disleksi)
  3. Psikiyatrik sorunlardan dolayı davranış bozukluğu olanlar ve buna bağlı konuşma özürü olanlar
  4. Uzun süreli hastalığı olanlar (Hastane okullarından eğitim alanlar)
  5. İstismar ve ihmal edilmiş olanlar
  6. Kültürel nedenlerden dolayı özel eğitim gereksinimi olanlar
  7. Üstün zekalı ve yetenekler
  8. Birkaç sorunu bir arada olanlar.

         Özürlüleri mesleğe yöneltme konusunda özürlerin tanımlanmasının ve ayırdedilmesinin önemli temel gereklilik olduğu düşüncesinden yola çıkarak yukarıdaki gruplandırılmanın bu alanda çalışanlara yararlı olacağı düşünülmektedir.

ÖZÜRLÜLÜK  ( TERİMLER, TANIMLAR )

         Bu alanda karşımıza çoğunlukla özür, sakat, engel, handikap, yetersiz terimleri çıkmaktadır. Yerli ve yabancı literatürde bu terimlerden genellikle özür / engel / handikap’ ın eş anlamlı olarak kullanıldığı, sakat / yetersiz terimlerinin benzer anlamda,  ve bu iki grubun da genellikle diğeriyle farklı anlamda kullanıldığı görülmektedir.

         Yetersizlik ve engel tanımlarının farkı vurgulanırken, Yetersizlik (ya da sakatlık) teriminin bütün veya kısmi olarak davranışsal, zihinsel, fiziksel ya da duyuşsal işlev kaybı olduğu, ancak özel eğitim kapsamında engel terimi bir yetersizlik nedeniyle  çocuk normal eğitim sisteminden yararlanamadığında karşılaşılan durum olarak değerlendirilmektedir (Fiscus, Mandel, 1997, ss. 114-117).

         Bu durumda örneğin bacaklarının sakatlığından dolayı (yetersizlik) tekerlekli sandalyeli bir öğrencinin normal eğitimden yararlanamayacağını –ek bir neden yoksa- söyleyemeyiz. Bu ayırım yetersizliği olan birine karşı önyargılı olmamızı önleyebilir.

         Amerikan Federal Yönetmeliğine göre eyaletten eyalete değişmekle beraber, genellikle engellilik tanımları şöyledir (Fiscus, Mandel, 1997, ss. 114-117):

         “Zihinsel gerilik; hem zeka düzeyi, hem de uyum davranışları yönünden gelişim sürecinde görülen ve çocuğun eğitim performansını olumsuz yönde etkileyen önemli düzeydeki geriliktir”.

         “Görme engeli; herhangi bir müdahale sonucunda bile görmesi eğitimine engel olan bu gruba girer. Az görenlerle hiç görmeyenleri de kapsar”.

         “Sağırlık; eğitim performansını olumsuz yönde etkileyecek şekilde herhangi bir araç yardımı olsun ya da olmasın, duyarak dili öğrenemeyecek durumda olan işitme engelliler bu gruba girer”.

         “Ağır işitme engeli; geçici ve sürekli duyma güçlüğü yaşayan ve eğitim performansı olumsuz yönde etkilenenler bu gruba girer, fakat sağırlık kapsamına dahil edilmezler”.

         “Ortopedik engel; çocuğun eğitim durumunu olumsuz yönde etkileyecek düzeyde doğuştan gelen sakatlık (bazı uzuvların eksikliği, aksaklığı gibi), bazı hastalıklar (çocuk felci, kemik tüberkülozu gibi) veya diğer nedenlerden kaynaklanan yetersizlikler (cerebral palsy, bir organın alınması, kırık ya da yanık gibi) sonucunda ağır bir ortopedik engel olması durumudur”.

         “Konuşma engeli; kekemelik, artikülasyon bozukluğu, dil veya ses bozuklukları gibi, iletişim güçlüğü yaratan, çocuğun eğitimini olumsuz yönde etkileyen farklılıkları içerir”.

         “Sağırlık ve körlük; ağır derecede görme ve duyma problemlerini bir arada yaşayanlardan oluşan grup, iletişim, gelişim ve eğitim problemlerine sahiptir. Sadece kör ya da sadece sağır çocuklar için olan özel eğitim programlarından yararlanamazlar”.

         “Belirli alanlardaki öğrenme yetersizlikleri; dili anlamada, kullanmada, konuşmada ve yazmada görülen bozukluklardır”.

         “Birden çok engel durumu; birkaç özürün bir arada olduğu durumdur”.

         Ayrıca “ağır derecede duygusal bozukluk” ve “diğer sağlık yetersizlikleri” de bu tanımlamalara ek olarak engelli çocuklar başlığı altında değerlendirilmiştir.

         M.E.B.’ nca çıkartılan Özel Eğitim Yönetmeliğinde ise özürlüler şu şekilde tanımlanmaktadır (Özsoy, 1997, ss. 26, 53-54, 81, 107, 158-159):

         “Kör; bütün düzeltmelere rağmen iki gözle görmesi 1/10’ dan daha aşağı olan, eğitim ve öğretim çalışmalarında görme gücünden yararlanması mümkün olmayandır”.

         “Sağırlar; düzeltildikten sonra iyi işiten kulağındaki işitme kayıpları 70 db. ve daha fazla olanlara sağır denir. Diğer bir deyimle işitme kayıpları gerekli düzeltmelerden sonra ana dilini konuşmayı doğal yollardan öğrenmeyi engelleyecek kadar fazla olan ve bu yüzden özel eğitimi gerektirenlere sağır denir”.

         “Ağır işitenler; düzeltildikten sonra iyi işiten kulağındaki işitme kayıpları doğal yollardan anadilini öğrenmeyi ağırlaştıracak derecede olup bu yüzden özel eğitimi gerektirenlerdir”.

         “Konuşma özürü; konuşmanın akışında, ritminde, tizliğinde, vurgularında, ses birimlerinin çıkarılışında, eklemlenişinde, artikülasyonunda, anlamında bozukluk bulunmasıdır”.

         “Ortopedik özürlüler; bütün düzeltmelere rağmen iskelet, sinir sistemi, kas ve eklemlerindeki özürlerinden dolayı normal eğitim-öğretim çalışmalarından yeterince yararlanamayanlardır”.

         “Zihinsel engelliler” üç gruba ayrılarak:

         “1. Eğitilebilir; Z.B. çeşitli ölçeklere göre sürekli olarak 45-75 arasında olan zihinsel engelliler”

         “2. Öğretilebilir; Z.B. çeşitli ölçeklere göre 25-44 arasında olup da, sağlık kurumlarıyla işbirliği içerisinde gerçekleştirilecek özel eğitim ve rehabilitasyona muhtaç olan zihinsel engelliler”

         “3. Klinik bakıma muhtaç; Z.B. sürekli olarak 0-25 arasında olup, hayata kesinlikle uyum sağlayamayan ve sağlık kurumlarında devamlı olarak klinik bakıma muhtaç olan zihinsel engellilerdir”.

YASAL MEVZUATLAR

ULUSLARARASI  NORMLAR

         Avrupa Sosyal Şartı’ nın ülkemizce de onaylanan (16. 6. 1989, 3581 say. kan.) ilgili maddeleri aşağıdaki gibidir (SKMKK, 1996, s.1):

         “Çalışma başlıklı 1. maddenin 4. fıkrası ; uygun mesleğe yöneltme, eğitim ve rehberlik hizmetlerini sağlamayı veya geliştirmeyi taahhüt ederler”.

         “Mesleğe yöneltme başlıklı 9. madde ; aktif taraflar mesleğe yöneltilme hakkının etkin biçimde kullanılmasını sağlamak üzere gerektiğinde özürlüler dahil herkese niteliklerine ve bu niteliklerin iş bulma olanaklarıyla ilişkisine göre işini seçme ve mesleğini geliştirmesine ilişkin sorunlarını çözmek üzere yardımcı olacak bir hizmet vermeyi ve geliştirmeyi ve bu yardımın okul çocukları dahil, gençler ve yetişkinler için ücretsiz yapılmasını sağlamayı taahhüt ederler”.

         “Mesleki eğitim başlıklı 10. maddenin 1. fıkrası ; gerektiğinde, özürlüler dahil herkese, çalıştıran ve çalışanların örgütlerine danışarak teknik ve mesleki eğitim olanağı sağlamayı veya geliştirmeyi ve salt kişisel yeteneğe dayalı olmak üzere yüksek teknik eğitim ve üniversite öğrenimi görme kolaylıkları sağlamayı taahhüt ederler”.

         Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 20. 12. 1993 tarih ve 48/96 sayılı kararla kabul ettiği Sakatlar İçin Fırsat Eşitliği konusunda standart kuralların İstihdam başlıklı 7. kuralı şöyledir (SKMKK, 1996, s. 2):

         “Devletler, özürlülerin en doğal haklarını, özellikle istihdam alanında kullanmak zorunda oldukları prensibini kabul etmelidirler.

……………………………………………………………………………………………………………………………

         Devletlerin faaliyet programları:

  1. Her türden özürlünün kullanıp çalışabileceği özelliklere sahip işyerlerinin, binaların ve müştemilatın dizayn edilerek yapılmasını sağlayacak önlemleri,
  2. Yeni teknolojilerin kullanılmasını aletler ve donanımlar gibi yardımcı cihazların üretilmesinin ve geliştirilmesinin desteklenmesini, ayrıca özürlülerin istihdam edilmelerine ve sürekli olarak çalışmalarına imkan verecek olan cihaz ve donanımların özürlülerce elde edilmesini kolaylaştıracak önlemleri almayı,
  3. Uygun eğitim verilerek, özürlülerin bunlara yerleştirilmesi ve de personel yardımı ile tercümanlık hizmetleri konusunda sürekli destek verilmesi hükmünü kapsamalıdırlar.

         Devletler, özürlü işçilere karşı toplumdaki önyargıların ve olumsuz tutumların yok edilerek, toplumun bilinçlendirilmesi yolunda kampanyalar başlatmalı ve bunları desteklemelidirler.

……………………………………………………………………………………………………………………………

         Özel ve resmi olmayan sektörlerdeki eğitim ve istihdam programlarında özürlülerin de kapsam içine alınmasını sağlayacak önlemler yasallaştırılmalıdır”.

         Yine Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ nun, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne ek (3447 no. ve 9. 12. 1975 tarihli) Özürlülerin Hakları Bildirgesi’ nin 7. maddesi şöyledir (SKMKK, 1996, s. 3):

         “Özürlü kişiler ekonomik ve sosyal güvenlik hakkına, düzgün hayat standardı hakkına sahiptirler. Ayrıca yeteneklerine göre bir iş sağlamak, yararlı, verimli ve karlı bir işe girişmek veya bir ticaret birliğine üye olmak gibi haklara sahiptirler””

ULUSAL MEVZUAT

         Anayasanın ilgili maddeleri şunlardır (SKMKK, 1996, s. 4):

         “Madde 42; Devlet durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirleri alır”.

         “Madde 50; … bedeni ve ruhi yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar”.

         “Madde 61; …. Devlet sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır…..Bu amaçla gerekli teşkilat ve tesisleri kurar veya kurdurur”.

         Milli Eğitim Kanunu’ nun 14. 6. 1973 tarih ve 1739 sayılı 8. maddesi şöyledir (SKMKK, 1996, s. 4):

         “Fırsat ve imkan eşitliği, madde 8; …. Özel eğitime ve korunmaya muhtaç çocukları yetiştirmek için özel tedbirler alınır”.

         İlköğretim ve Eğitim Kanunu’ nun 5. 1. 1961 tarih ve 222 sayılı 12. maddesi şöyledir (SKMKK, 1996, s.5):

         “Mecburi ilköğretim çağında bulundukları halde, zihnen, bedenen, ruhen ve sosyal bakımdan özürlü olan çocukların özel eğitim ve öğretim görmeleri sağlanır”.

         3308 sayılı (5. 6. 1986) Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunu’ nun 39. Maddesi şöyledir (SKMKK, 1996, s. 6):

         “Bakanlık, özel eğitime muhtaç kişilere iş hayatında geçerliliği olan görevlere hazırlayıcı özel meslek kursları düzenler. Kursların düzenlenmesinde ve uygulanmasında bu kişilerin ilgi, ihtiyaç ve yetenekleri dikkate alınır. Kurslara katılanlar kursa devam ettikleri sürece bu kanunun çırak ve öğrencilere verdiği haklardan yararlanırlar”.

ÖZÜRLÜLERİN EĞİTİM VE ÇALIŞMAYLA İLGİLİ YASAL HAKLARI

EĞİTİM

         Milli Eğitim Bakanlığı tarafından açılan Özel Eğitim Okullarında çeşitli özür gruplarındaki çocuklar eğitilmekte ve çeşitli mesleki beceriler kazandırılması amaçlanmaktadır.

TABLO 1

M.E.B.  ÖZEL EĞİTİM REHBERLİK HİZMETLERİ

ÖZEL EĞİTİM OKULLARI ( Kasım 1996)

Okul Türü                                 Okul sayısı        %                Öğrenci sayısı             %

________________________________________________________________________________

Görme özürlüler Okulu                   9                 5.7                          901                  8.5

İşitme özürlüler Okulu                   47               27.8                        6720                63.8

Ortopedik özürlüler Okulu               4                 2.5                          181                 1.7

Eğitim ve uygulama Okulu

( Öğretilebilir çocuklar için )          44                25.3                        1472                 14.0

Meslek Okulu

( Eğitilebilir çocuklar için )            36                21.5                        1084                  10.3

Mesleki Eğitim Merkezi

( Zihinsel özürlü çocuklar için )      3                  2.0                           175                   1.7

Hastane ilkokulu                               24                15.2                    ( değişken )

TOPLAM                                           167              100.0                       10533               100.0

________________________________________________________________________________

Özel  Eğitim Sınıfı                          828                                               9870

Kaynaştırma yoluyla Eğitim       2461                                               7238

GENEL TOPLAM                           3456                                             27641

     SKMKK, 1996, s. 16

         Çocuğunu bir özel eğitim okuluna göndermek isteyen veliler önce bulundukları ilçenin kaymakamlığına başvurmalıdırlar. Bu başvurular Rehberlik ve Araştırma merkezlerince değerlendirilip sonuçlandırılır (İBBSDB, 1998, s. 64).

ÇALIŞMA

         İş İşçi Bulma Kurumu iş arayan özürlüler ile işyerinde sakat işçi çalıştırmak zorunda olan işverenler arasında aracılık görevini yapar.

         Çalışmak isteyen özürlü İş ve İşçi Bulma Kurumuna başvurmak ve kurumun istediği belgeleri vermek zorundadır. Sakatlık durumunu belgeleyecek sağlık kurulu raporu alması gerekir. Bunu da özürlü raporu vermeye yetkili sağlık kuruluşlarına başvurarak alabilir (İBBSDB, 1998, s.42).

REHBERLİK HİZMETLERİ

         Bu hizmetler M.E.B. bünyesinde Rehberlik Araştırma Merkezlerinde ve İlk ve Ortaöğretim kurumlarındaki rehberlik servisleri tarafından yürütülen, okul çağındakilere ve özel eğitime muhtaç çocuk ve yetişkinlere yönelik, tespit edilen ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yönlendirme çalışmalarıdır (SKMKK, 1996, s. 15).

         Kuzgun’ un görüşüne göre çeşitli sorun ve uyum güçlükleri insanın gelişimini engeller. Bir ya da daha fazla özrü olan çocuklar ve gençlerde bu engellemeler daha olumsuz boyutlardadır. Bu bakımdan Psikolojik Danışma ve Rehberlik hizmetlerinin daha nitelikli olması gerekir. Sağlıklı ve çağdaş eğitim bireylerin özellik ve ihtiyaçlarına göre düzenlenmiş eğitimdir. Hangi özür grubunda, ne derece özürlü olursa olsun her bireyin geliştirilmesi gereken gizil güçleri vardır ve başkalarına her yönden bağımlı bir yaşam sürmek bireylerde yetersizlik duygusu ve depresyona yol açar. Bu yüzden özürlü bireylere yapılacak rehberlik onları mutlu ve verimli yapar, toplumsal kalkınma açısından da önemli bir hizmettir (Akyüz, 1997, s.25).

         Akyüz makalesinde (1997, ss. 25-27) özürlü bireylerin eğitimi ve topluma kazandırılmasında, rehberlik hizmetlerini veren danışmanların yetersiz kaldıkları konuları; bireyi tanıma, bilgi toplama ve yayma, psikolojik danışma, yerleştirme hizmetleri, izleme hizmetleri ve aile rehberliği hizmetleri başlıkları altında ele almış ve sonuç olarak; ilgili literatür ve araştırma bulgularına dayanarak, özel eğitim okullarında, yukarıda sözü edilen hizmetlerin yürütülmesinde, hem okul danışmanlarının akademik bakımdan yetersiz oluşlarından, hem de özel eğitim ve rehberlik alanlarındaki alt yapı eksikliğinden dolayı danışmanların pek etkili olamadıkları, yetersiz kaldıkları görüşünü savunmuştur.

MESLEKİ  REHABİLİTASYON

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞINCA SAĞLANAN MESLEKİ EĞİTİM

         Görme, işitme ve ortopedik özürlüler ilkokul IV. sınıftan itibaren bir iş ve sanat eğitimine yönlendirilmektedirler. İlkokulu bitirdikten sonra, görme özürlüler sanat ortaokullarında mesleki eğitimlerini sürdürmekte, işitme özürlüler sanat ortaokullarında ve işitme özürlüler çok programlı liselerinde ve normal endüstri meslek ve kız meslek liselerinde, ortopedik özürlüler ise sanat okullarında ve meslek liselerinde eğitimlerini sürdürmektedirler. Zihinsel özürlüler ise; öğretilebilir olanlar (Z.B. 25-45 arasında) eğitim ve uygulama okullarında, eğitilebilir olanlar (Z.B. 45-75 arsı) normal ilkokulların özel sınıflarında ve ilkokulu bitirince de meslek okullarında eğitimlerini sürdürürler. Eğitilebilir-öğretilebilir yetişkin zihinsel özürlüler de mesleki eğitim merkezlerinde öğrenimlerini sürdürürler (SKMKK, 1996, s. 18).

İ. İ. B. K.’NCA SAĞLANAN MESLEKİ EĞİTİM VE REHABİLİTASYON

         İş ve İşçi Bulma Kurumu’ nun özürlülerin istihdamı veya kendi işlerini kurmalarına yönelik, kamu ve özel kuruluşlarla çeşitli mesleklerde düzenlenen kursların yıllara göre dağılımı aşağıdaki tabloda gösterilmiştir. Bk.Tablo 2.

TABLO 2

İ. İ. B. K.’ NUN  ÖZÜRLÜLERE  YÖNELİK  DÜZENLEDİĞİ MESLEK

KURSLARININ YILLARA GÖRE DAĞILIMI

 _______________________________________________________________________________

YILLAR                           AÇILAN KURS  SAYISI           KATILAN KURSİYER SAYISI

1978-87 Yıl. Arası                           76                                                      1374

1988   Yılı                                         19                                                        341

1989   Yılı                                         15                                                        219

1990   Yılı                                         26                                                        352

1991   Yılı                                         26                                                        327

1992   Yılı                                         17                                                        187

1993   Yılı                                        16                                                        175

1994   Yılı                                        27                                                        369

1995   Yılı                                        55                                                        765

1996   Yılı (31.8.1996)                   14                                                        150

TOPLAM                                      291                                                       4259

    SKMKK, 1996, s. 24

         Bu kursların meslek gruplarına göre genel dağılımı ise şöyledir (SKMKK,1996, s.24):

         -Örgü makine işçiliği,

         -Makrome işçiliği,

         -Saya dikiciliği,

         -Trikotaj işçiliği,

         -Bilgisayar kullanımı,

         -El sanatları ( çiçek yapımı,süsleme vs. ),

         -Çorap örücülüğü,

         -Konfeksiyon,

         -Seramik süsleyiciliği,

         -Halı dokuma işçiliği,

         -Ciltçilik,

         -Mücevherat işçiliği.

         İş ve İşçi Bulma Kurumu’ nun Ankara Mesleki Rehabilitasyon Merkezince yürütülen programların genel değerlendirmesinde; özürlülerin topluma uyumunda olumlu etkisi olduğu, fiziksel iş görme becerilerini en üst düzeye çıkardığı, özgüven kazanmaları ve sosyal iletişim ve etkileşimlerinde olumlu gelişmeler olduğu saptanmıştır (SKMKK, 1996, s. 28).

MEVCUT  İSTİHDAM DURUMU

         Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ nın 1993 yılında anket tekniği ile yaptığı, toplam 1.901.532 kişinin çalıştığı 197 kurumda 18.781 özürlü personel bulunduğunun saptandığı araştırmanın elde edilen diğer sonuçlarına göre istihdam edilen (% 0.98) özürlülerin;

         %  60.3’ ü   ortopedik özürlü,

         %  11.5’ i    görme özürlü,

         %   7.7’ si    işitme özürlü,

         %   1.0’ i     zihinsel özürlü,

         %  19.5’ u   diğer özürleri olanlar,

         %   4.7’ si    eğitimsiz,

         %  45.7’ si   ilkokul,

         %  17.0’ si   ortaokul,

         %  27.3’ ü    lise ve dengi okul,

         %   5.3’ ü     yüksekokul mezunu,

         %  81.0’ i     % 40-60 oranında,

         %  12.0’ si    % 61-80 oranında,

         %   7.0’ si    % 81’ den yüksek oranda özürü olanlardır (SKMKK, 1996, s.41).

ORTOPEDİK ÖZÜRLÜLER

         Ortopedik özürlü çocukların eğitim ve rehabilitasyon uygulaması Çağlar (1987, s.177) tarafından beş esasta toplanıp İngilizce baş harflerinden oluşan “Tower” sistem olarak aşağıdaki biçimde açıklanmıştır:

  1. Testing (Testetme); Ortopedik özürlülerin bedensel, zihinsel, sosyal, ruhsal, yetenek ve kişilik özelliklerinin saptanması.
  2. Orientation (Yönelme); Bireyin durumuna uygun yönelmesini sağlamaktır.
  3. Work (İş); Bireyi çalıştırma,iş öğretme, iş sahibi yapmaktır.
  4. Evaluation (Değerlendirme); Bireyin tüm gelişiminin değerlendirilmesi için bireye sağlanan hizmetler ve bu hizmetlerin yararlarının ölçümü ve değerlendirmesidir.
  5. Rehabilitation (Rehabilitasyon); Bireyin yeteneklerinin, onu bağımsız yapacak en uygun biçimde, yönde ve alanda geliştirilmesidir.

         Diğer tüm özür gruplarında da olması gerektiği gibi ortopedik özürlülerin aileleri de rehberlik hizmetleri ve eğitim sürdürülmelidir. Çünkü özürlü ile yapılacak çalışmalarda ailenin de yardımı olması gerekmektedir.

         Yine genel olarak özürlülerde, toplumun da özürlüler konusunda eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi gerekir. Toplumda özürlülere karşı oluşan önyargıların ortadan kaldırılması için ve özürlüleri bir meslek ya da iş sahibi yapmak için toplumla ve toplumun tüm katmanlarıyla işbirliği içinde olmak gerekmektedir.

ORTOPEDİK ÖZÜRLÜLERİ MESLEĞE YÖNELTME

         Ortopedik özürlü çocuklarda mesleki eğitime olabilecek en erken yaşlarda başlanmalıdır.

         Çağlar (1982, s. 170) mesleki eğitim ve öğretim hizmetlerinin aşağıdaki sıraya uygun olarak verilmesi gerektiğini söylemiş ve bunları açıklamıştır:

  1. Çocuğa kendini tanıtma, iş ve meslekleri tanıtma ile ilgili hizmetler
  2. Çocuğu işe ve mesleğe hazırlama ile ilgili hizmetler
  3. Mesleğe ve işe yöneltme ile ilgili hizmetler
  4. İş ve meslek öğretimi çalışmaları
  5. İş bulma ve işe yerleştirme ile ilgili hizmetler
  6. İzleme ile ilgili hizmetler

         Bu mesleki eğitim ve öğretim hizmetleri biraz açıklanmaya çalışılırsa;

  1. Çocuğu işe ve mesleğe hazırlama ile ilgili hizmetler; Çocuğun çeşitli yöntemlerle kendisini tanıması sağlanmalı, aynı zamanda yapabileceği iş ve meslekler tanıtılmalı, fakat tanıtma sözel düzeyde, tavsiye veya başkasının empoze etmesi biçiminde olmamalıdır. Bu tür tanıtmalara özürlü birey direnç göstererek tepki verir ve bu onun kırılmasına neden olur. Denemeler, geziler ve doğrudan işle, meslekle ilgili yaşantılara sahip olmasını sağlayarak bu hizmet verilmelidir.
  2. Mesleğe ve işe hazırlama ile ilgili hizmetler; Ona iş ve meslekle ilgili temel beceriler kazandırarak olur. Hazırlama aşamasında denediği, uyguladığı şeyler onda yaratıcı bilgilerin gelişmesini sağlayacaktır.
  3. Mesleğe ve işe yöneltme ile ilgili hizmetler; Çocuğun hazırlama aşamasında öz deneyimleri ile kendine uygun, ilgi duyduğu ve kendine güveni olduğu işleri, meslekleri seçmeye yönelmesini sağlamalıdır.
  4. İş ve meslek öğretimi çalışmaları; çocuğun bir mesleğe yönelmesinden sonra durumuna uygun şartlar hazırlanarak (işyeri ve şartları bakımından) gerçek iş yaşamına, çalışmaya başlamasının sağlanmasıdır.
  5. İş bulma ve işe yerleştirme ile ilgili hizmetler; onlara uygun olacak, rahat çalışacakları, başarılı olabilecekleri işyerlerinin bulunması ve işverenle de işbirliği veya işverenin eğitimi sağlanarak yerleştirme işleminin yapılmasını kapsar.
  6. İzleme ile ilgili hizmetler; özürlünün işe yerleştirildikten sonra da yürütülmesi gereken, işverenle olası sorunların çıkması, özürlü çalışanın uyumsuzluk çekmesi, diğer çalışanlarla iletişim sorunları yaşaması vb. gibi olası durumlarda sorunların çözülmesi, uzlaşma ya da başka önlemler alınması gibi hizmetleri içermektedir.

         Ayrıca bu alanda, eğitim ve iş öğrenimi aşamalarında ortopedik özürlü çocuklara iş öğretimi yapan öğretmenlerin de iyi yetiştirilmiş ve eğitilmiş olması gerekir. Sadece öğrettikleri işin uzmanı olmaları yeterli olmamalı, özürlü çocuklara öğretiyor olmaları ile ilgili donanımlar ve anlayışlar kazandırılmalıdır.

         Öğretmenler gibi diğer personelin de özürlü çocuklarla çalışabilecek anlayış ve hoşgörüye sahip olması gerekmekte, özellikle ortopedik özürlü çocuklarla çalışan personelin  diğer  özürlülere  göre  daha   yorucu  olabilecek  bir   ortamda   olduklarının

bilincinde olmaları sağlanmalıdır. Bu konuda yeterince deneyim kazanmış, yetişmiş öğretmen ve personelin, daha iyi maddi olanaklar sağlanarak başka alanlara kayması önlenmelidir.

ORTOPEDİK ÖZÜRLÜLER İÇİN ÇALIŞMA ALANLARI

Kalite kontrolü, gişe memuru, büro memuru, resepsiyoncu, dosyalama memurluğu, satıcı, ticari tanıtımcı, fabrika temsilcisi, hisse senedi ve tahvil satıcısı, sigorta eksperi, ilan ve reklam satıcısı, şurup imal işçisi, kilim dokuyucu, kumaş onarıcı, örgücü, çorap kontrolü ve onarıcı, kordon ve şerit işçisi, kaytan işçisi, kroşe sürfleci, sayacı, taban presçisi, ayakkabı tamircisi, markot (ağaç), taş ayırıcı, çilingir, oto kilit imal işçisi, saat imalat işçisi, saat tamircisi, gözlükçü, diş protez imalat işçisi, tamirci, makinist, radyo ve TV tamircisi, elektrik tamircisi, lehimci, bakırcı, çömlekçi, gravürcü, düz tablalı baskıcı, ağ file örücüsü, post ve deri ayırıcısı, deri işçisi, tütün harman işçisi, terzi, stilist, modelist, biçici, deri giyim dikişçisi, mobilya döşemecisi, taşıt döşemecisi, yelken çadır tente işçisi, şemsiye işçisi, konfeksiyon kontrolü, ayakkabı imalat işçisi, ciltçi, müzik aletleri imalat işçisi, sepet imal işçisi, fırça ve süpürge imal işçisi, oyuncak imal işçisi, fermuar imal işçisi, düğme imal işçisi, kauçuk damga imal işçisi, kibrit imal işçisi, mum imal işçisi, ambalajcı, etiketçi, kap doldurma makinesi operatörü, kapaklama ve mühür makinesi operatörü, kuru temizleme işçisi, zabıt katibi, daktilografi, uçuş bilgi memuru, dispençer, posta ayrım memuru, telefon santral operatörü, telsiz operatörü, telgraf teleks operatörü, metin yazarı, heykeltraş, bestekar, müzisyen, ses sanatçısı, masör, kütüphaneci (İBBSDB, 1998, s. 58).

         Bu liste adı geçen meslek ya da işlerin gerektirdiği beceri ve özelliklerle benzerlik taşıyan başka meslek ya da işler eklenerek daha da genişletilebilir.

GÖRME ÖZÜRLÜLER

         Sümer (1997, s. 129-130) makalesinde, görme engellilerin eğitiminin tarihçesiyle ilgili yapılan araştırmaların ışığında, ilk eğitim çalışmalarının M.Ö. dördüncü yüzyılda, Kayseri yöresinde, Kapadokya beldesinde Aziz Basil tarafından başlatıldığını, benzeri çalışmaların da Didimos’ un, yaptığı tahta harflerle görme engellilere okuma öğretmeye çalıştığı M.Ö. 308 yılının Mısır’ ına kadar uzandığını belirtmiştir. Yine aynı makalede görme engellilerin eğitim çalışmalarının Anadolu’ da başlamasından tam 2289 yıl sonra Osmanlı döneminde, 1889’ da İstanbul’ da Sultanahmet’ te açılan bir ticaret okulunun yanında önce işitme engelliler için bir sınıf, sonra da görme engelliler için bir sınıf eklenmesiyle başladığını söylemektedir.

         Bu bilginin ışığında, yaklaşık 2500 yıl önce başlayan eğitim sürecine bakarak, bugün ülkemizdeki görme özürlülerin ve diğer özürlülerin de daha iyi ve ileri bir düzeyde olmaları gerektiği düşüncesine varılmaktadır.

         M.E.B.’ na bağlı özel eğitim okullarında 1997-1998 eğitim-öğretim yılında öğrenim gören görme özürlü öğrenci sayısı 1005’ tir. Görme engellilerin genel nüfusun % 2’ sini oluşturdukları göz önüne alınırsa, buna göre ülkemizde yaklaşık 1 milyon 200 bin görme özürlü bulunmaktadır. Dolayısıyla da eğitimden yararlananların sayısının oldukça düşük olduğu görülmektedir (Kök, 1998, s. 17).

         Görme özürlülerin, meslek eğitimi, işe yerleştirme ve hizmetleri açısından ihtiyaçlarının ve özelliklerinin kendi içinde önemli farklılıklar gösterdiğini savunan Enç (1972, ss. 129-132) onları gruplandırarak aşağıdaki biçimde değerlendirmiştir.

  1. Eğitimlerinden önce veya eğitim sürecinde görme işlevini yitirenler.
  2. Eğitimi sonlanıp, çalışmakta iken görme işlevini yitirenler.

         Birinci grupta olanların görme güçlerini hangi aşamada yitirmiş olduklarına bakılarak, bir işe yerleştirilmelerinin mümkün olup olmadığına, yerleştirilebileceklerse nasıl bir mesleki eğitim ve rehabilitasyon hizmeti almaları gerektiğine ve sahip oldukları ya da kazandırılabilecek becerilerinden nasıl yararlanılabileceğine karar verilmelidir.

         Bir işe yerleştirilmesi söz konusu olamayanların da bağımsız hareket edebilmeleri, kişisel temel ihtiyaçlarını bağımsız karşılayabilmeleri ve zamanlarını yararlı ve zevkli etkinliklerle geçirmenin yollarını evlerinde öğretecek hizmet sağlanmalıdır.

         İkinci gruptakiler de kendi içinde farklı özellikler gösterirler;

  1. İlgileri, yetenekleri, aile olanakları bakımından yüksek öğrenim görebilecek, statüsel anlamda üst meslekleri yapabilecek nitelikte olanlar özenle desteklenmelidir.
  2. Müziğe, fizyoterapiye, masörlüğe ilişkin özel yetenekleri olanların ilgili meslek kurumlarına girebilmesi için hazırlanması ve desteklenmesi gerekir.
  3. Uygun olabilecek iş yerlerinde tam ya da yarım becerili işlerde çalışabilecek yetenek ve özellikte olanların yetiştirilip bu işlere yerleştirilmeleri gerekmektedir.
  4. Bir iş öğrenimi gördükten sonra ancak özel işliklerde çalışabilecek olanlar belirlenip uygun zemin hazırlanmalıdır.
  5. Ayrıca yine bu grupta da ek özürleri ya da diğer özel durumları nedeniyle herhangi bir işte verimli olarak çalışamayacak olan görme özürlüler de olabilecektir.

         Enç (1972, ss. 132-134) görme özürlülere yönelik bir meslek eğitim kurumu ve rehabilitasyon merkezinin en önemli hizmetlerini altı ana grupta toplamıştır. Bu gruplar incelenirse aşağıdaki şu değerlendirmeler yapılabilir:

  1. Görme özürlünün özellikleri incelenip hangi öğrenim ve becerilerle donatılmalarına özürlüyle birlikte karar verilmelidir. Bunlar kişisel gereksinimlerini kendisi karşılamayı öğrenmesi, kabartma yazı öğrenmesi, çeşitli kitap ve kaynakları kullanmayı öğrenmesi, geçimini sağlayacak işlerle ilgili bilgiler edinmesi gibi beceriler kazanması ya da kazanabileceği kurumlara yerleştirilmesidir.
  2. Görme özürlülerin endüstri, tarım, el sanatları ve hizmet alanlarında yapabilecekleri işlerin taranıp yeterli ve bilgilendirici bir katalog hazırlanmalıdır.
  3. Görme özürlülerin çalışabilecekleri iş yerlerinde iş bulup çalışabilmeleri için işverenlerle iletişim içinde olup bu konuda onları ikna edici çalışmalar yapılmalıdır. Örneğin, bunun için ücretsiz bir deneme çalışma süreci önerilebilir.
  4. Görme özürlülerin bir işe yerleştirildikten sonra da uyum ve olası sorunların da izlenmesi ve değerlendirilmesi gereklidir.
  5. Bu merkezlerde de veya bazı kurumlara bağlı olarak oluşturulabilecek kendinden güdümlü iş yeri ve çalışma ortamları oluşturup, uygun bireyleri uygun yerlere yerleştirme yapılabilir.
  6. Ek özürleri ya da diğer bazı nedenlerle ev dışına çıkamayanlar için evlerinde üretici olabilecekleri iş, uğraş öğretimi yapılmalı, gerekli malzeme, araç-gereç temini ve ürünlerin satışı konusunda da merkezce desteklenilmelidirler.

GÖRME ÖZÜRLÜLER İÇİN ÇALIŞMA ALANLARI

         Bilgisayar kullanımı, daktilograf, masörlük, santralcılık, çilingircilik, trikotaj, makreme, hayvancılık, el örgücülüğü, balık ağı örme, çorapçılık, tavukçuluk, çocuk bakımı, tüm müzik aletleri ile sosyal ve kültürel etkinlikler (İBBSDB, 1998, s. 59).

         Öğretmenlik, hukuk, din görevlisi, politika, gazetecilik, sekreterlik, yöneticilik, fizyoterapi, piyano akortçuluğu, çeşitli montaj işleri, ambalaj, sandalye, hasır sepet imalatı, radyo TV. Tamirciliği (Enç, 1972, ss. 132-133).

İŞİTME ÖZÜRLÜLER

         İşitme özürlü çocuklar için göz önüne alınması gereken en önemli konu erken teşhistir. Erken teşhis edilmeleri ile eğitimlerine de erken başlanmış olması ve dil gelişimi bakımından ve diğer becerilerinin gelişmesi bakımından önem taşımaktadır.

         İşitme özürlülerin eğitim gördüğü okullarda dil gelişimi eğitimi işaretten çok sözel iletişim yöntemine dayanır ve normal çocuklara uygulanan programlar uygulanır. Geç teşhis edilmesi ve eğitimlerine de geç başlanması, dolayısıyla işitme cihazlarının da geç kullandırılmaya başlanması sözlü iletişim yöntemiyle dil gelişimi eğitimlerini zorlaştırmaktadır.

         Kaynaştırma yoluyla normal okullarda eğitim görebilmektedirler. Özel eğitim okullarında (M.E.B.) eğitim görebilmektedirler. Kasım 1996 itibariyle 167 özel eğitim okulundan en çok okul sayısına sahip olan 47 okul ile işitme özürlülerdir. Ayrıca öğrenci sayısı bakımından da 6720 öğrenci sayısı ile (% 63.8) en fazla öğrenci sayısına sahiptir. Bkz. Tablo 1.

         Bu çocuklar için hazırlanan programların çocuk merkezli, bilişsel, duygusal, sosyal ve dil becerilerinin gelişimini artırıcı, ailelerin de katılımını sağlayıcı nitelikte olmalıdır. Programda ölçme, tanılama, planlama, uygulama ve değerlendirme süreçleri bulunmalıdır (Yamen, 1998, s.22).

         İşitme özürlü çocukların dil gelişimi için erken tanı ve eğitimlerinin erken başlamasının öneminden söz edilmişti. Bu da işitme özürlü çocuklar için okul öncesi eğitim programları ile gerçekleşebilir.

         M.E.B. İşitme Özürlü Okul Öncesi Eğitim programları dört-beş yaşlarında olan işitme özürlü çocukların eğitildiği anaokulu ve özel anasınıfları için hazırlanmıştır. Bu programda, çocuklara verilecek öğrenmeye hazırlık, işitme eğitimi, dudaktan anlama, kavrama, konuşma, okuma yazmaya hazırlık eğitimleri, günlük çalışma çizelgesi, üniteler ve eğitim araç-gereç listeleri bulunur. Öğrenmeye hazırlık eğitimi içinde duyu eğitimi, ve işitme eğitimi içinde de ritim eğitimi yer almaktadır. Bu programda normal çocukların okul öncesi eğitiminde yararlanılan konu ve kavramlar büyük ölçüde yer almış ve ayrıntılı düzenlemelere gidilmemiştir (Yamen, 1998, s.23).

         M.E.B.’ nın sağladığı mesleki eğitimde İşitme Engelliler Okulu programları, normal İlkokul programları esas alınarak düzenlenmiş,farklı olarak hazırlık sınıfı eğitim programı ve eğitim öğretim teknikleri bakımından farklılık gösteren Türkçe programı hazırlanmış, diğer dersler için ayrı bir program hazırlanmamıştır. Öğrencilerin düzeyleri dikkate alınarak normal ilkokul programları uygulanmaktadır (Yamen, 1998, s. 24).

         Bu programlara ek olarak ilkokul IV. sınıftan başlayarak iş ve sanat eğitimine yönlendirilmekte, ilkokul bittikten sonra sanat ortaokullarına devam etmektedirler. Daha sonra İşitme Özürlüler Çok Programlı Liselerinde ve normal Endüstri Meslek ve Kız Meslek Liselerinde mesleki eğitimlerini devam ettirebilmektedirler (SKMKK, 1996, s. 24).

         Ayrıca mesleki rehabilitasyon konusunda da diğer özür grupları için de geçerli olan yaklaşım, yöntem ve uygulamalar genel anlamda işitme özürlüler için de model alınıp uygulanmalıdır.

İŞİTME ÖZÜRLÜLER İÇİN ÇALIŞMA ALANLARI

         Halıcılık, daktilograf, trikotaj, muhasebe, fotoğrafçılık, tabela işleri, ayakkabıcılık, kalorifer ateşçiliği, elektronik, elektrikçilik, marangoz, demircilik, kaynakçılık, sıhhi tesisat, mimari proje ressamlığı, duvarcılık, oksijen kaynakçılığı, kilim, boyacı, biçki dikiş, çiçek, el örgücülüğü, sim sırma, hasır örgücülüğü, oymacılık, çorapçılık, çocuk bakımı, kuaför, tarım işleri, garson, pano ve süs eşyası yapımı, turizmcilik, masörlük gibi (İBBSDB, 1998, s.59).

ZİHİNSEL ÖZÜRLÜLER

         Zihinsel özürlüler konusunda toplumda oluşan, onların beceri istemeyen ya da yarı beceri isteyen işlerde veya mesleklerde başarılı olabilecekleri yönündeki yaygın inanış bu konuda yapılan araştırma sonuçlarıyla da desteklenmektedir. Ancak yine araştırma sonuçlarının verilerine göre zihinsel özürlülerin bir işte başarısız olmaları yalnızca o işi yapabilmeleri konusundaki yetersizliklerden değil daha çok kişilik ve sosyal uyum sorunlarından kaynaklanmaktadır (Özsoy, 1997, s. 167).

         Zihinsel özürlülerin bir işe ya da mesleğe kabul edilme ve başarılı olup olmamaları, toplumun bunlara  karşı önyargılarıyla, tutumlarıyla, davranışlarıyla da belirlenmektedir. Bu konuda hem zihinsel özürlülerin mesleki rehabilitasyon ve yöneltilmeleri konusunda, hem de toplumu oluşturan insanların zihinsel özürlüler konusunda eğitilmeleri ve yeterince aydınlatılmalarını sağlayacak daha etkin programlar geliştirilmelidir.

         Zihinsel özürlülerin bir işe girebilmeleri konusunda ülkemizde yapılan bir araştırmada Eskişehir il merkezinde 1982-1983 ve 1983-1984 öğrenim dönemlerinde alt özel sınıfları bitiren 135 eğitilebilir (Z.B. 45-75 arası) zihinsel özürlü çocuk izlenmiştir. Bu çocukların yaklaşık 1/3’ ünün bir işte çalıştıkları belirlenmiştir. Ancak işten ayrılma ve iş değiştirme oranları çok yüksek bulunmuştur. Çalıştıkları işlerin ya da meslekler genellikle oto tamirciliği, berber çıraklığı, garsonluk gibi yarı beceri isteyen işler olduğu görülmüştür (Özsoy, 1997, s. 167).

         Orta ve ağır derecede zihinsel özürlülerin (Z.B. 25-45 ve 0-25 arasında) bir iş veya meslek edinmeleri hafif zihinsel özürlülerden (Z.B. 45-75) daha zor olmaktadır. Bu çocuklar içinse yaygın uygulama korumalı işyerleridir. Bu çocuklar buralarda başkalarının gözetimi, rehberliği ve denetimi altında çalışabilmektedirler (Özsoy, 1997, s.168).

         Batıda zihinsel özürlülerin eğitim ve istihdamı birbiri ile bütünleşmiş, ayrılmaz iki unsur olarak uygulanmaktadır. Özürlülüğün türü ve derecesi ne olursa olsun eğitim veren merkezler istihdam koşullarını da aynı merkezde iş atölyeleri oluşturarak içinde taşımaktadır. Bir diğer önemli konu  işgücü kavramının klasik anlamından çıkmasıdır. Bugün bilgisayar teknolojisinin sağladığı olanaklarla, örneğin Almanya’ da Duisburg Tiessen demir-çelik tesisleri gibi büyük bir sanayi tesisinde, sadece parmaklarla bilgisayarın tuşuna dokunarak beş yüz ton ağırlığında olan sıvı demir-çelik potalarını vagonlara yerleştirmek mümkün olabiliyor ve bu vagonlar da uzaktan kumandayla hareket ettirilmektedir. En ağır bedensel özürlü birey bile yeterli zihin gücüne sahipse bunu yapabilir (Ölçen, 1992, s. 106).

         Almanya’nın Düren kentinde Lebenshilfe’nin (Yaşam yardım derneği) özürlüler için kurmuş olduğu bir rehabilitasyon merkezi, bünyesinde bir iş atölyesi barındırmakta, bu haliyle aynı zamanda bir istihdam alanı olmaktadır. Burada büyük bir ilaç fabrikasının ilaç maddeleri özürlüler tarafından paketlenip etiketlenmektedir. Bu işle hem merkeze finansman sağlamakta hem de kendi emeklerinin ücretini almaktadırlar. Bu örnekte de görülmektedir ki temel felsefe istihdamın eğitime eklenmesi, onunla bütünleşip ayrılmaz bir parçası olmasıdır. Eğitimin temel amacı özürlü bireyi istihdama hazırlamak olmalıdır. Bu amaca yönelmeyen eğitim göstermelik olacak, bir anlam taşımayacaktır. İstihdamı eğitimin bir parçası olarak rehabilitasyon merkezlerinde gerçekleştirmenin yolları bulunmalıdır. Ülkemizde de özürlülerin istihdamının eğitimden ayrı ve bağımsız ele alınması çözümsüzlüğün kaynağını oluşturmaktadır (Ölçen, 1992, ss. 108-109).

ZİHİNSEL ÖZÜRLÜLER İÇİN ÇALIŞMA ALANLARI

         Büro elemanları,metal işleri, ağaç işleri, el sanatları, makreme, hasır örgücülüğü, ayakkabıcılık, halıcılık, dokumacılık, tamir işleri, aşçılık, oto kuaförü, ciltçilik, seramik, boncuk işleri, boyama gibi (İBBSDB, 1998, s. 59).

ERGONOMİK UYGULAMA YAKLAŞIMI

         Bir Mesleki Rehabilitasyon programının başarısında ergonomik uygulama yaklaşımı önemlidir. Mesleki rehabilitasyondaki anlamıyla ergonomi; kişi-süreç-çevre modeliyle, işçilerin karakteristikleri göz önüne alınarak iş bölümlerine insan özellikleriyle ilgili bilimsel bilginin pratik uygulaması ile iş ve işçinin birbirine uyumlandırılması bilimidir. Şu yararları sağlayacağı düşünülmektedir;

  1. İşyerinin düzenlenmesi ile özürlünün işe devam süresi ve bağımsızlığının artırılması,
  2. İkincil yaralanma ve tıbbi problemlerin azalmasına yardımcı olunması,
  3. İşçilerin iş performansı ve yaşam kalitesinin artırılması,
  4. İşin kullanılabilirliği hakkında fikir verilmesi (SKMKK, 1996, s. 50).

DEĞERLENDİRME, SORUNLAR

         Özürlülerin eğitimi, rehabilitasyonları, topluma kazandırılmaları ve onlar hakkındaki önyargıların kalkması için öncelikle onları eğiten insanların özürlülüğü iyi tanıması ve bilmesi gerekmektedir. Rehber öğretmen olarak görev yapan Akdağ (1997, ss. 133-135), okuldan yeni mezun öğretmenlerin özürlüleri ve özürlülüğü tanımadan göreve başladıklarını, bunun sorun yarattığını belirtiyor. Üniversitelerde ilgili bölümlerde özel eğitime, özürlülere ilişkin derslerin az bulunduğunu, bunun sadece rehber öğretmenler için değil, diğer özel eğitim öğretmenleri ve personel için de böyle olduğunu ve uygulayıcı olarak çalışma alanı ile öğrenilen teorik bilgi ve yaklaşımlar arasında büyük fark ve çelişkiler yaşadıklarını ekliyor. Bu nedenle kapsamlı ve etkin bir hizmet içi eğitim programının uygulanmasının gerekliliğine dikkati çekiyor.

         Ayrıca önemli bir yetersizliğin / sorunun da özürlü çocukların okul öncesi eğitimlerinin devlet tarafından ihmal edilmesi olduğunu öne süren Akdağ, okul öncesi eğitim olanaklarının oluşmasıyla rehber öğretmenlerin ve özel eğitim alanındaki tüm eğitimcilerin işlerinin kolaylaşacağını, eğitim kalitesinin, başarı oranının yükselmesinin sağlanacağını da belirtiyor.

SONUÇ

         Özürlülere mesleki yöneltme ile ilgili hizmetlerin; özürlülerin topluma kazandırılmaları, tüketici ve “zavallı” konumundan çıkıp üreten, verimli, mutlu ve saygın olabilmelerini sağlamak açısından önem taşıdığı görülmektedir. Ancak bu alanda yapılanların yetersiz olduğu da anlaşılmaktadır. Bu çalışmada söz edilen sorunların dışında, ilgili kurum ve kuruluşların da birbirleriyle yeterince işbirliği ve koordinasyon içinde olmadıkları önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu alanda daha etkin, daha uzun vadeli, daha ciddi, sorumlu ve özverili çalışmalara gereksinim vardır.

ÖNERİLER

         Özürlülerin mesleki eğitimi, rehabilitasyonu ve sistemin iyileştirilmesine yönelik bazı öneriler aşağıda yer almaktadır (SKMKK, 1996, ss. 45-46):

  1. Özürlülere yönelik bir veri tabanı oluşturulması
  2. Kimlik kartı; sakatlık derecesi ve diğer bilgileri içeren  kimlik kartı çalışmasının (Sağlık Bakanlığı tarafından başlatılmış olan) tamamlanması
  3. Sakatları Koruma Milli Koordinasyon Kurulu’nun (SKMKK) konuyla ilgili oluşturduğu komite raporlarındaki önerilerin hayata geçirilmesi
  4. Mesleki rehabilitasyon merkezlerini denetleyen ve işbirliği yapacak kurumların belirlenip hukuki yapılarının oluşturulması
  5. İş ve İşçi Bulma Kurumu’nun iş ve meslek analizleri çalışmasının tamamlanması, danışmanlık ve izleme hizmetlerinin verilmesinin sağlanması
  6. İlgili yasalardaki eksikliklerin giderilmesi ve uygulanmasındaki işlerliklerin sağlanması
  7. Bu alanda çalışanlara özel ücret rejimi uygulanması
  8. Evde çalışmak isteyen özürlüler için gerekli plan ve programların tüm sektör ve kuruluşların organizasyonu ile oluşturulması
  9. İlgili kurumların kendi yönetmeliklerinde gerekli konularda düzenleme, değişiklik ve eklemeleri yapması.

Uzm. Psikolog Bülent Korkmaz

KAYNAKÇA

Akdağ, İlyas. “Özel Eğitimde Rehberlik”. A.Ü. Beşinci Mitat Enç Özel Eğitim Günleri. Ankara: Türkiye Sakatlar Konfederasyonu yayınları, 1997.

Akyüz, Yalçınkaya Münevver. “Engelli Çocukların Eğitiminde Psikolojik Danışmanın ve Etkili Yöneticiliğin Önemi ve Bu Personelin Eğitimi”. A.Ü. Beşinci Mitat Enç Özel Eğitim Günleri. Ankara: Türkiye Sakatlar Konfederasyonu yayınları, 1997.

Çağlar, Doğan, Mitat Enç ve Yahya Özsoy. Özel Eğitime Giriş. Ankara: A.Ü. basımevi, 1987.

Enç, Mitat. Görme Özürlüler – Gelişim Uyum ve Eğitimleri.  Ankara: Sevinç Matbaası, 1972.

Fiscus, Edward D. ve  J. Mandel  Colleen.  Bireyselleştirilmiş  Eğitim  Programlarının Geliştirilmesi. Çevirenler: Hatice G. Şenel ve Elif Tekin. Ankara: 1997.

İBBSDB ( İstanbul  Büyükşehir  Belediyesi  Sağlık  Daire  Başkanlığı ). Özürlünün  El Kitabı. İkinci Baskı. İstanbul: İBBSDB yayınları 7, 1998.

Kök, Mehmet. “Görme  Engellilerde  Meslek  Eğitimi  ve  Rehabilitasyon”.  Yaşadıkça Eğitim Dergisi, 59. İstanbul: 1998, ss. 15-17.

Madi, Bülent.  “Özel  Eğitim  Gruplanmasına  Farklı  Bir  Yaklaşım  İçin  Ön Çalışma”. M.Ü. Atatürk Eğitim Fakültesi Dergisi, 9. İstanbul: 1997, ss. 285-289.

Ölçen, Nejat Ali.“Zihinsel Özürlü Çocuk veYetişkinlerin Eğitim ve İstihdam Koşulları” Ulusal Özel Eğitim Kongresi. Ankara: Ya-Pa yayınları, 1992.

Özsoy, Yahya,   Mehmet Özyürek ve Süleyman Eripek.  Özel  Eğitime  Giriş.  Yedinci Baskı. Ankara: Karatepe yayınları, 1997.

SKMKK (Sakatları Koruma Milli Koordinasyon Kurulu).   Mesleki  Rehabilitasyon  ve Korumalı  İşyeri  Komitesi  Raporu.  Ankara: Türkiye  Sakatlar  Konfederasyonu, Kasım 1996.

Sümer, Atilla M.  “Ülkemizde ve Dünyada Görme Engellilerin Eğitimlerinin Tarihçesi”. A.Ü. Beşinci Mitat Enç Özel Eğitim Günleri.  Ankara: Türkiye Sakatlar Konfederasyonu yayınları, 1997.

Yamen, Uğurtay Gülderen. “6-10 Yaş Arası Çok İleri Derecede İşitme Engelli Çocukların Algı Belek ve Küçük Kas Motor Gelişimlerinin İncelenmesi”.  Yüksek Lisans Tezi. M.Ü. Eğitim Bilimleri Enstitüsü. İstanbul: 1998.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: